![]() |
Çünkü hastalık, gaflette ve çabuk geçen hayatı yavaşlatıyor, bereketlendiriyor. |
Gökyüzü henüz çocuk yaşlarda idi. Her gece uyumadan önce mutlaka ağlardı. Ve uyanması genellikle büyük bir gürültü ile olurdu. O hiçbir zaman güneşi görememişti çünkü savaş olan bir ülkede yaşıyordu. Yerlerde yatıyor sokaklarda ne bulursa onu yiyordu. Her sabah kalktığında diz çöküyor “ Ya Rabbi, bari bu gün anneme tecavüz etmesinler. Ne olur” diyerek ağlıyordu.
Yağmur ise başka bir ülkede yaşıyordu. Çocukluğu savaş içerisinde geçmişti. Artık yetişkin olmuş ve bu zulme dur demek isteyen askerlerdendi. Yağmur yeni evlenmişti, ilk defa bu kadar sevinçli ve mutlu hissediyordu kendini. Düğün yaptıkları gece evlerine eli silahlı maskeli askerler girmiş, karısını ve onu dövüyorlardı. Daha birkaç saatlik huzurun başladığı evi hüzün evine dönmüştü. Onun bakmaya bile kıyamadığı eşini dövüyorlar, tecavüz ediyorlardı. Çaresiz ağlıyor, bağırıyor ama hiçbir şey yapamıyordu.
Bulut’un iki çocuğu vardı. Ülkelerinde savaş çıkmış ve eşini kaybetmişti. Kaldıkları evleri, sığınakları yıkılmıştı. Sokaklarda çaresiz barınacak ve yiyecek bir şeyler arıyordu. Zaman zaman askerler ile karşılaşıyor dayak yiyor ve ağlıyordu. Kendisine üzülmüyordu hiç; canları, yavruları da dövülüyor yerlerde sürükleniyordu. Bir baba olarak çaresiz ıslak gözlerle “ Rabbim, İyya kena’büdü ve iyya kenastain” diyordu.
“Ey şekvâcı hasta! Senin hakkın şekvâ değil şükürdür, sabırdır. Çünkü senin vücudun ve âzâ ve cihâzâtın, senin mülkün değildir. Sen onları yapmamışsın, başka tezgâhlardan satın almamışsın.”** Diyen zamanın bedii, seni özetliyor ey nefis !
Sen gelmeden önce dilekçe mi, mail mi gönderdin? Beni savaş olmayan bir ülkeye gönder diye? Ya da sağlam, güçlü ve özgür bir ailede doğmak istiyorum diye? Bir savaşın ortasında doğmuş birisi olabilirdin.! Gökyüzü, Yağmur ya da Bulut’un yerinde olabilirdin, bunu sen seçmedin! Sen şimdi bir musibet geldi diye mi şikâyet ediyorsun? Kız/Erkek arkadaşından, haram bir sevdadan terk edildin diye mi sızlanıyorsun? Şu sınav için ne de çok çalışmıştım ama kazanamadım diye mi bu şikâyet? Hasta oldum şu dünya zevklerinden mahrum kaldım diye mi ağlıyor, üzülüyorsun? Hastalık bahanesi ile zevklerinden, eğlencelerinden uzak durduğun için mi şikâyet ediyorsun? Üzerinde ki hiçbir şey senin değilken sana herşeyi vereni mi şikâyet ediyorsun? Sen kimi, kime şikâyet ediyorsun Ey nefis!
Yine zamanın bedii’nin bir sözünü hatırlatmak isterim sana “Senin elin kırık ise, kesilmiş ellere bak. Bir gözün yoksa iki gözü de olmayan, âmâlara bak, Allah’a şükret.”
Şükret ki nimetin çoğalsın, ebedi olsun.
Fevzi H. AKTAŞ
*Yakınmak, Sızlanmak, Şikâyet etmek
** Hastalar risalesi, 4. Deva
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder